12/23/2023

Türkiye İstatistik Kurumu her ay işsizlik rakamlarını açıklar. Bu rakamlar genelde kriz dönemlerinde artmakla beraber  %8 ile % 12 arasında değişen oranlarda çıkar. Bu rakama öğrenciler ve çalışabilecek olduğu halde iş aramaktan vazgeçenler dahil edilmez. Dolayısıyla gerçekten işsiz olanların daha yüksek oranda olduğu söylenebilir. 

Ayrı Dünyalar
Çalışmak isteyenlerle işverenler arasında bir anlaşmazlık bulunmaktadır. Bu anlaşmazlık beklentiden kaynaklanmaktadır. Çalışanın beklentisi minimum çalışmayla maksimum gelir elde etmek iken, işverenin beklentisi minimum ödemeyle maksimum verim almaktır. İşgücüne katılmak isteyenler iş bulamamaktan yakınırken, işverenler de iş olduğunu ama çalışan bulamadıklarından dert yanarlar. Her iki taraf da kendi istediği koşullarda arayışta oldukları için ortak noktada buluşamazlar.  Aslında her iki taraf da haklıdır. İş de yoktur, personel de. Temelde arz talep meselesi vardır. İş arayan çoksa ve iş arzı azsa maaşlar düşer iş bulmak zorlaşır. Tam tersi belli özellikte çalışana talep varsa ve arz azsa maaşlar yükselir, bu tür çalışanların iş bulması kolaylaşır. 
Beyaz Yaka
Özellikle beyaz yakalı tabir edilen üniversite mezunları okuldan mezun olduklarında, aldıkları diplomadan dolayı iş kapılarının ardına kadar açık olmasını bekliyorlar. Diploma, kara kaş ve kara göz üçlüsünün her şeyi çözeceğini düşünüyorlar. Oysa ki iş dünyası tüm hızı ve rekabetçi yapısıyla hızlı giden bir tren gibi ilerliyor. Bu trenin kompartımanlarına atlayabilmek için sadece diploma yetmiyor. Tecrübe, kendi alanında iyi yetişmiş olmak, yabancı dil bilmek, iletişim, kişisel gelişim vb. konularda kendisini geliştirmiş olmak gibi özelliklere ihtiyaç var. Çok sayıda mezun var ve iş bulma konusunda da büyük bir rekabet var. Çok iyi okullardan ya da önemli bölümlerden mezun olamayanlar için koşullar daha da zorlu. Beyaz yakalılar yüksek eğitim aldıkları için beklentileri de yüksek oluyor. Yüksek maaş, sosyal haklar, iyi çalışma koşulları, kariyer yolunun açık olması bu beklentiler arasında. Büyük kurumsal ve uluslararası firmalar bu beklentileri karşılıyorlar ama bu firmalara girmek de hiç kolay değil. Kurumsal firmalarda pozisyon ve koltuğa göre belirlenmiş ücret skalası var. Ama kurumsal olmayan firmalarda maaşı çalışanın performansı belirliyor çoğu zaman. Her ne kadar patron düşük maaş ödemek istese de performansı ve verimliliği yüksek çalışanlar maaşlarını yukarı çekebiliyorlar. Kurumsal firmalarda ise performans yeterli değilse ve hedefler gerçekleştirilemiyorsa hemen o koltuktan kaldırıyorlar. 
Patron Katı
Firmalar için personel giderleri önemli bir maliyet kalemidir. Dolayısıyla çalışanlardan en yüksek performansı olabilecek en az ödemeyle almak isterler. Ancak bu pek mümkün değildir ve çalışan kayıplarına yol açabilmektedir. Ücret anlaşmazlığından kaynaklanan çalışan sirkülasyonun da bir maliyeti vardır. Yeni gelen çalışanın istenilen seviyeye gelmesi zaman almakta ve toplam verim düşmektedir. Doğru ücret politikasıyla ve yönetim modeliyle verimler yukarı çıktıkça verim-maliyet döngüsünde maliyetler daha da düşecektir.  
Kazan Kazan
Aslında her iki tarafın da sadece kendisini düşünmeyip, karşı tarafı yok saymaması yani herkesin elinden geleni yapması en uygun çözüm olacaktır. Kazan- Kazan İlkesi gereği işbirliği yapılması ve her iki tarafın da çıkarlarının gözetilmesi gerekir. Çalışanın özverili ve yüksek verimli olması, patron ya da yöneticinin bunu görüp değerlendirmesi her iki taraf için de olumlu sonuçlar doğuracaktır. Yoksa her iki tarafın argümanı olan '' Bana iş çok, bana da personel çok'' yaklaşımı çözümsüzlükten başka bir şey getirmeyecektir.
Categories:

8 yorum:

  1. Büyük firmalar genellikle müşteri memnuniyetini göz önüne alıyorlar ancak çalışan memnuniyetini pek sorgulamıyorlar. Müşteri memnuniyetinin bile çok sağlıklı ölçüldüğü söylenemez. Anketler ne yazık çok sağlıklı koşullarda uygulanmıyor, sorular doğru tespit edilemiyor. Halkla ilişkiler çok hassas bir konu.
    Kurum yöneticileri ya da patronlar çalışanların sorunlarına duyarsız davranabiliyorlar. Çalışan çalışmayan ayrımı objektif olarak ölçülemiyor.
    Kalite kontrolünden önce ücret politikası söz konusu olabiliyor. İş becerisine ve hizmete göre ödüllendirme durumu çok dikkate alınmıyor.
    Oysa mutluluk ve işyerinden hoşnut olabilmek işteki verimi ve kapasiteyi de arttıracaktır.
    Çalışanların sadece yüzünü ve karşısındaki insanlara davranışlarını gözlemek bile o kurum hakkında ne çok şey anlatır dikkatli bir izleyiciye.
    Güzel bir konuydu. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim yorumunuz için. Çalışma hayatı sürekli güncellenmesi gereken bir yapı. Hayatımızın önemli bir bölümünü geçirdiğimiz bu alanda mutlu olabilmemizi sağlayacak güncellemelere ihtiyaç oluyor. Selamlar.

      Sil
  2. Keşke işvereni de çalışanı da memnun eden bir düzen olsa...

    YanıtlaSil
  3. kimse zor işte çalışmak istemiyor artık :)

    YanıtlaSil
  4. İşverenler çalışanlarına insanca davransa motive olan insanlar daha bir istekle işini yapar. Haa buna rağmen yapmayan da olur ama azınlıkta kalacağını düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu şekilde davranılırsa genel anlamda motivasyon sağlar. Uyum sağlamayanlar da olacaktır ama dediğiniz gibi azınlıkta kalacaklardır.

      Sil

Yorumlar:

Subscribe to RSS Feed Follow me on Twitter!