Hepimizin hayatında keşkeler ve pişmanlıklar vardır. Acaba geri dönebilseydim ve farklı bir tercih yapabilseydim her şey daha farklı olur muydu diye düşünmüşüzdür. Böyle bir imkanımız yok ama Nora Seed' in eline istemeden de olsa böyle bir imkan geliyor.
Babası sakatlık nedeniyle sporu bırakmış eski bir sporcudur ve Nora' yı yüzücü olmaya yönlendirmiştir. Aile içinde huzursuzluk ve kavgalarla geçen bir çocukluğu vardır. Abisi ile de arası kötüdür. Nora Hayatı boyunca pek büyük karar alıyor. Madalyalı bir yüzücüyken sporu bırakıyor. Başarılı bir solist ve söz yazarıyken müzik grubundan ayrılıyor. Jeolojiye ilgi duyduğu ve buzul bilimci olmak istediği halde felsefe okuyor. Düğününe iki gün kala sevgilisi Dan ile evlenmekten vaz geçiyor. Aldığı kararların sonuçları pişmanlıkları da beraberinde getiriyor. Daha sonra Nora' nın hayatı yolunda gitmemeye başlar. İşinden kovulur, kedisi ölür, piyano dersi verdiği öğrencisinin annesi arar ve ders almaktan vazgeçtiğini söyler. Nora oldukça mutsuzdur ve hiç bir şeyi beceremediğini düşünmeye başlar. Bu da onu intihara götürür. Gözünü açtığında kendisini '' Araf''' ta bulur. Yani Gece Yarısı Kütüphanesinde. Orada bulunan kütüphaneci de Nora' nın okulundaki kütüphaneci Louis Elm' dir. Bayan Elm Nora' ya pişmanlıklarını ortadan kaldırma ve mutluluğu yakalama şansını sunar. Buna göre Nora geçmişe dönüp vazgeçtiği hayatları yaşama şansı bulur. Bakalım mutluluğu hangi hayatında bulacaktır? Oldukça popüler bir konu hakkında, gayet akıcı bir dille yazılmış güzel bir kitap. 42 dile çevrilen, 296 sayfalık kitap İngiliz yazar Matt Haig tarafından yazılmış ve pek çok ödül almış.
''Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var, dedi. Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan, şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün. Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı, bazı konularda farklı davranır mıydın?''
''İnsanlar şehir gibiydi. Bazı kötü yönleri var diye bütün şehirden nefret etmezdiniz. Sevmediğiniz yanları, birkaç tane tehlikeli ara sokağı ve mahallesi olabilirdi ama bir şehri yaşanır kılan şey iyi yönleriydi.''
''İnsan en nihayetinde sınırları olan, her şeyi genelleyen, otomatik pilotta yaşayan, zihnindeki dolambaçlı yolları düzleştiren bir yaratıktı ve tabii ki bu yüzden sürekli kaybolup duruyordu.''
''Korku, bir mahzene girerken kapının kapanıvereceğini düşünerek endişelenmekti. Umutsuzluksa o kapının kapanıp üstüne bir de kilitlenmesi demekti.''
''Yalnızca algılayabildiğimiz kadarını biliriz. Deneyimlediğimiz her şey, en nihayetinde, algılayabildiklerimizden ibarettir. Neye baktığın değil, ne gördüğün önemlidir.''
bunu severek okudum, sonra da insanlar adlı kitabını :) bu yazarın bir formülü var, biraz gerilim biraz mizah biraz kişisel gelişim :)
YanıtlaSilGüzel bir formül:)
SilGeçen sene severek okumuştum yazardan bir başka kitap daha okudum onu da sevmiştim. Dili akıcı bir yazar.
YanıtlaSilBen sadece bu kitabı okudum ama güzel yazıyor.
SilYazıyı okumadım çünkü kitabı bugün bitirdim. Blogda yorumumu yazdıktan sonra okuyacağım 😊
YanıtlaSilOkudum yorumunuzu:)
SilBeautiful blog
YanıtlaSilThank you.
SilPlease read my post
YanıtlaSilOk
Sil