5/03/2023

Kafamda Bir Tuhaflık, Orhan Pamuk' un 6 yılda yazdığı ve 2014 yılında yayınlanan romanıdır. Orhan Pamuk romanında 1969- 2012 yılları arasında İstanbul' un kentsel ve toplumsal dönüşümünü boza satıcısı Mevlüt' ün yaşadıkları üzerinden anlatıyor. Olaylar kurmaca 2 mahalle olan Kültepe ve Duttepe' de geçiyor. 

Konya' nın Beyşehir ilçesinden çalışmak için İstanbul' a gelen Aktaş ve Karataş ailesi mensuplarının yaşadıkları, şehirde tutunmak ve para kazanmak için verdikleri mücadele son derece akıcı bir dille anlatılıyor. Bununla birlikte Orhan Pamuk' un detaycı anlatımıyla İstanbul özelinde Türkiye' deki toplumsal ve siyasal gelişmelere de yer veriliyor. Köyden kente göç, gecekondulaşma, gettolaşma, hemşericilik ve kentsel dönüşüm Mevlüt' ün bakış açısıyla aktarılıyor. Bunlarla birlikte aşk da romanın ana konularından.  Roman, Mevlüt' ün amcasının oğlunun düğününde görüp gözlerine aşık olduğu ve 3 yıl boyunca aşk mektubu yazdığı kızı kaçırmasıyla başlıyor. Burada Mevlüt' ü büyük bir sürpriz beklemektedir. Romanda karakterler söz alıp görüşlerini aktarıyor. Orhan Pamuk bu kitabı yazmadan önce, sokak satıcısı olan Mevlüt' ün duygularını kitaba yansıtabilmek için bozacı, yoğurtçu, köfteci vb sokak satıcılarıyla görüşmüş ve onlarla röportajlar gerçekleştirmiş. Hatta yoğurtçularla görüşmek için Beyşehir' e gitmiş. Kitabın kapağındaki fotoğraf Ara Güler tarafından çekilmiş. Kitaptan bazı alıntılar:

'' İnsan şehirde kalabalık içinde yalnız olabilirdi ve şehri şehir yapan şey de zaten kalabalık içinde insanın kafasındaki tuhaflığı saklayabilme imkanıydı''

'' Bitip tükenmez bir nehrin kolları gibi sokaklarda kararlılıkla akan durdurulmaz Beyoğlu kalabalıkları yollarını, yönlerini, hızını çok sık olduğu gibi gene değiştirmiş, insanlar tıpkı yatağını değiştiren nehrin kollarında olduğu gibi başka köşelerde, kavşaklarda birikmeye başlamıştı.''

'' Bazen hiçbir perdenin kıpırdamadığı, hiçbir pencerenin açılmadığı sessiz bir sokakta yürürken bunun buralardan ilk geçişi olduğunu mantığıyla bilmesine rağmen, bu sokaktan masallar kadar eski bir zamanda geçmiş olduğunu hissediyor, şu anı bir hatırayı yaşar gibi yaşamaktan zevk alıyor, '' Boo-zaa'' diye bağırırken aslında kendi hatıralarına sesleniyormuş gibi hissediyordu kendini.''

Categories:

10 yorum:

  1. Orhan pamuk bu romanı yazarken gece yarıları tek başına çıkıp İstanbul sokaklarında yürüdüğünü de belirtmişti bir röportajında, ben de onu ekleyeyim :)

    YanıtlaSil
  2. bu yazarı okuyamıyorum yaa :)

    YanıtlaSil
  3. Paylaşım güzel, beni de ziyaretsiz bırakmayınız lütfen:)

    YanıtlaSil
  4. Kitabın başlığı birçok kişinin şu anki ruh haline çok uymuş ☺️. Orhan Pamuk severim, bu kitabı da aklımda olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısınız:) Orhan Pamuk' u ben de seviyorum.

      Sil
  5. Bu kitabı ilk çıktığı yıl okumuştum. "Bozaaacııı" diye sokaklarda bağıran bir adam imgesini adeta beynime kazıdı kitap. Hatta hayatımda içtiğim ilk ve tek boza da kitabı okuduktan sonraydı. Arka planda İstanbul vardı, beğenerek okumuştum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok beğendim. Hayatın içinden pek çok detayı aktarıyor Orhan Pamuk.

      Sil

Yorumlar:

Subscribe to RSS Feed Follow me on Twitter!