11/25/2020

Bu defa İzmir' de meydana gelince hatırladık depremi. Herkese geçmiş olsun. Hem devleti yönetenlerde hem de vatandaşta depremi görmezden gelme eğilimi var. Bunun nedeni depremi yeterince önemsememek ve deprem hep başka yerde olacakmış gibi düşünmek. Bir diğer nedeni de para. Riskli binaların tespit edilip güçlendirilmesi ya da yıkılıp yenisinin yapılması gerekiyor. Bu işlemin ciddi maliyeti var. Kimi vatandaş bu harcamayı yapmak istemiyor, kimisinin de bunun için parası yok.


Devletin desteklemesi ve ön ayak olması gerekiyor ama bunun da çok büyük maddi külfeti olduğu ortada. O yüzden pek yanaşmıyorlar bu işe. Ama milyar dolarlık köprü, havalimanı gibi aciliyeti olmayan yatırımlara kaynak yaratan devlet, deprem gibi hayati bir konuda bu kaynağı bulamıyor. Olası İstanbul depreminde meydana gelecek can ve mal kaybı nasıl karşılanacak? Yılların birikimi olan bir sorun ama bir yerden başlamak gerekiyor. Aslında 1999' da meydana gelen depremden sonra deprem vergisi toplanmaya başlandı ama buradan toplanan paralar başka yerlerde kullanıldı maalesef.

Deprem Bilinci

Türkiye bir deprem ülkesi. Deprem gerçeğini kabullenip ona göre hazırlanmak gerekiyor. Deprem toplanma alanları yaratmak gerekiyor. Ama devlet görevlileri ya da belediye görevlileri bu alanları boş tutmak yerine yoğunluğu daha da arttıracak şekilde AVM, konut yapımına izin veriyorlar. Daha doğrusu rant için kullanmak istiyorlar. Dere yataklarına, uygun olmayan zeminlere yapılan evleri almamak, deprem yönetmeliğini karşılamayan evleri tercih etmemek gibi bireysel yaklaşımlar olabilse de kamu öncülüğünde daha büyük çaplı hareketlere ihtiyaç var.

Kentsel Dönüşüm

Mantık olarak bakınca güzel bir proje olarak başlamıştı kentsel dönüşüm. Ömrünü tamamlamış binaların yıkılarak, yeşil alanların da içerisinde olduğu modern binalar yapılacaktı. Ama kentsel dönüşüm de dönüşüme uğradı. Her yer binayla dolarken herkes de müteahhit oldu. Tüm Avrupa' da 50.000 civarında olan müteahhit sayısı Türkiye' de 453.000' e ulaştı. İzmir depreminde gördük ki yeni yapılan binaların bir kısmı yıkılmasa da hasar gördü. Sonradan yapılan çok sayıda binanın deprem yönetmeliğine uygun yapılmadığı ortada. Hatta yapıldıkları zemine uygun teknik özellikleri taşımadıkları görülüyor. Dere yataklarına, dolgu alanlarına yapılan binalar ciddi zarar görüyor ve insanlar hayatını kaybediyor. Deprem öldürmez bina öldürür sözü her depremde doğrulanıyor. 

Ah Siyaset

Koronayı dinlemeyen siyaset depremi dinler mi? Herkes karşı tarafı suçluyor. Bakanlar enkaz alanında telefon şov yaparken, belediye başkanı çorba dağıtarak şov yapıyor. Vatandaş da deprem alanına gelen siyasetçilere tezahürat yapıyor. Devlet yardım etmedi, belediye yardım etti ya da tam tersi argümanlar. Çok acayip işler. 

En Çok Kim Yardım Etti?

Kızılay, Afad gibi devlet kuruluşlarının ve belediyelerin gelir kaynakları vatandaştan alınan vergilerdir. Hiç bir parti, yetkisi altındaki kurumu kendi malı gibi görmemelidir. Buradaki kaynakları vatandaş için harcamak onların görevidir. O yüzden korona döneminde gördüğümüz sen-ben kavgası sona ermeli ve birlikte hareket edilmelidir. Vatandaş bu tür büyük örgütlenmeleri kendisi yapamayacağı için devlet kanun ve kurallar koyarak bunu organize etmelidir. 

Suç İmar Affında mı?

İmar affı sayesinde kaçak ya da uygunsuz yüzbinlerce bina yasal hale geldi. Bu hatanın bir tarafında gelir elde etmek isteyen devlet varsa, diğer tarafında da uygun olmayan konutlarını kağıt üstünde uygun hale getirten vatandaş var. Herkesin işine geldi imar affı. Ama deprem olunca sorgulanmaya başladı. Ta ki bir kaç gün sonra unutulana kadar. 

16 yorum:

  1. Güzel özet. Sonuçta toplum olarak bizim seçtiğimiz idarecileri baskılayarak bu sorunu temelden çözdürmemiz gerekiyor. Başka türlü kımıldamaz bürokrasi.
    Eh bizim millet de hiç uyuşuk degildir boyle konularda sağ olsun😒

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toplumsal baskının oluşması kolay bir süreç değil. Bu bilinçte olan yöneticiler bu işi düzene sokabilir.

      Sil
  2. 'Çok maliyetli',' maddi olarak külfeti çok' ,gibi bir çok algı yaratıcı yayın yapılıyor maalesef. (Bunu bir de memur/emekli maaşlarında yaparlar)Devletin vatandaşın canından önemli ne işi olabilir. Onun sağlığını,eğitimini,güvenliğini sağlamayacaksa başka ne için seçiyoruz ki.
    Maddi külfet olan bir sürü yatırım(itibar için falan) yapabiliyorlarsa , dönüşüm de yapabilmeleri lazım/dı.Özellikle İstanbul, İzmir buralar da yıkım olursa nasıl kayıplarla karşılaşılıyor belli. Umarım yöneticiler de bir gün halkını düşünür ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başka yatırımlara bulunan para depreme bulunamıyor. Umarım farkına varılır bu durumun.

      Sil
  3. şzmir de de istanbulda da daha büyüğü bekleniyormuş of yaaa.

    YanıtlaSil
  4. Biz devlet ve millet olarak umursamıyoruz

    YanıtlaSil
  5. Earthquakes are not loved on any continent and unfortunately their consequences are difficult to repair.

    YanıtlaSil
  6. Bence vatandaşa bu sorumluluğu yüklemek doğru değil. Suçlu olan sadece kendi makamını ve çıkarını düşünen ve yönetme ehli olmayan yöneticiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabi ki bu sorumluluk bireylere tek tek yüklenemez. Yöneticiler yönlendirme yapmalı.

      Sil
  7. Merhabalar.
    Deprem gerçeğinin bir diğer açıklanış şekli: "Bizler tesadüfen yaşıyoruz!"
    İzmir depreminde hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına sabırlar dilerim. Ya evleri yıkıldığı için gidecek yeri olmayan ve o çadırda barınmak zorunda olan kardeşlerimizin de Allah yardımcısı olsun. Çok zor bir olay.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu durumda tesadüfen yaşadığımız doğru.

      Sil

Yorumlar:

Subscribe to RSS Feed Follow me on Twitter!