İş hayatının koşulları gittikçe ağırlaşıyor. Artan rekabet, piyasa
koşulları, hedefler, şirketin ayakta kalabilmesi, hırslı yöneticilerin kariyer
beklentileri ve işverenlerin azalmayan para kazanma iştahı bu koşulları
ağırlaştıran faktörler. Bu faktörler beraberinde stres ve baskıyı getirirken
robot gibi çalışanlara ihtiyaç ortaya çıkıyor. Yani sadece iş düşünen,
hastalanmayan, izin almayan, duygusal dalgalanmalar yaşamayan, sürekli olarak
performansını belli bir seviyenin üstünde tutan ve tükendiği zaman yerini yeni
gelecek olan çalışana devredecek olan çalışanlara. Hal böyleyken insanları
sürekli motive olarak tutmak zorunda olan yöneticinin de işi zorlaşıyor.
Çünkü çalışanları bir noktaya kadar aldığı maaş ve primler motive ediyor ama bir noktadan sonra bir işe yaramıyor ve bulduğu ilk fırsatta iş değiştiriyor. Çalışan değişim oranının yüksek olması da tercih edilen bir durum değil. Daha az paraya daha huzurlu bir işim olsun diyen çok kişi duymuşuzdur. Çalışma arkadaşlarımızı ve yöneticilerimizi ailemizden daha çok görürüz. Uykudan arta kalan hayatımızın yarısı onlarla geçer. Bu süreyi mutsuz ve huzursuz geçirdiğimizde hayatımızın geri kalanı da çok parlak geçmez. Çalışma ikliminin ve ortamının daha iyi ve insancıl olması için yöneticilere büyük görev düşüyor. Peki yönetici bu koşullar altında çalışanlara karşı nasıl davranmalı?
Çünkü çalışanları bir noktaya kadar aldığı maaş ve primler motive ediyor ama bir noktadan sonra bir işe yaramıyor ve bulduğu ilk fırsatta iş değiştiriyor. Çalışan değişim oranının yüksek olması da tercih edilen bir durum değil. Daha az paraya daha huzurlu bir işim olsun diyen çok kişi duymuşuzdur. Çalışma arkadaşlarımızı ve yöneticilerimizi ailemizden daha çok görürüz. Uykudan arta kalan hayatımızın yarısı onlarla geçer. Bu süreyi mutsuz ve huzursuz geçirdiğimizde hayatımızın geri kalanı da çok parlak geçmez. Çalışma ikliminin ve ortamının daha iyi ve insancıl olması için yöneticilere büyük görev düşüyor. Peki yönetici bu koşullar altında çalışanlara karşı nasıl davranmalı?
1) Öncelikle çalışanların insan olduğunu bilmeli ve ona göre
davranmalı: Herkes asgari olarak saygıyı hakeder. Hata yaptığında onu
rencide edecek şekilde ve insanların içerisinde azarlayarak gururunu kırmamalı.
Böyle yaparsa o çalışanı kaybetme olasılığı çok artar.
2) Çalışanlara karşı adil olmalı: Çalışanlar arasında
adaletsizlik yapmamalı. Ödül ya da ceza uygulamaları herkese aynı şekilde
uygulanmalı. Yönetici çok sevdiği çalışana daha fazla ödül daha az sevdiği
çalışana daha fazla ceza uygulaması yapılmamalı. Adil yaklaşımı hepimiz
bekleriz. Devlet dairesinde sırada beklerken aradan öne alınan insanlara bile tepki
gösteririz. İşyerinde bu çok daha önemlidir.
3) Çalışanlara mentörlük yapmalı: Mentör yönetici,
çalışanlara, yapılması gerekenleri, şirket politikalarını ve çalışma
stratejilerini anlatan bir yol göstericidir. Mentörlük, çalışanın şirkete
bağlılığını arttırırken performansının da yükselmesini sağlar.
4) Çalışanları işle cezalandırmamalı: Kızdığı çalışana daha
çok iş vererek ya da daha zorlu işlere yönlendirerek işi bir ceza aracı olarak
kullanmamalı. Böyle yapılırsa çalışan işten soğuyacak ve genel performansı
düşecektir. Hata yapanlar disiplin politikaları çerçevesinde
değerlendirilmelidir. Bu şekilde çalışan yazılı olan kurallar çerçevesinde
uygulama yapıldığını bilir ve kendisine karşı kasıtlı bir şey yapılmadığını
görür.
5) Takdir etmeyi bilmeli: Hepimiz iyi bir şey yaptığımızda
takdir edilmeyi isteriz. İyi iş çıkaran ve başarılı olan çalışan başarıları
için taktir etmeli. Hatta büyük gayret gösterdiği halde bir işi başaramayan
çalışan da gayreti yüzünden takdir edilmeli. Bu sayede başarmak için çalışmaktan
vazgeçmeyecektir. Çalışma da başarıyı getirir zaten.
6) Yönetici hatalı olduğunu kabul etmeli: Eğer herhangi bir
işte hata ya da başarısızlık olduysa ve buna yöneticinin kararları yol açmışsa
yönetici hatasını kabul etmeli ve hatayı üstlenmelidir. Çalışanları suçlamaya
çalışmamalıdır. Bu sayede çalışanların güvenini kazanmış olursunuz.
7) Çalışanlarına güvenmeli: Yönetici çalışanına güvenmeli
ve yetkisini delege etmelidir. Bu çalışanın işine daha çok sahip çıkmasına
neden olacaktır.
8) Yönetici örnek olmalı: Çalışanların uymasını istediğiniz
kuralları siz uygulamazsanız kurallar sorgulanmaya başlar. İstediğiniz şeyleri
önce siz uygulamalısınız. İşe vaktinde gelin, iyi giyinin, disiplinli ve
çalışkan olun. Unutmayın en iyi öğüt verme yöntemi örnek olmaktır.
9) Çalışanın bir yakını hayatını kaybetiğinde ona mutlaka başsağlığı
dilemeli ve mümkünse cenazesine katılmalı: Bu sizin insani
görevinizdir. Vefat haberini duyduğunuzda işlerin en yoğun olduğu dönemde
nereden çıktı bu cenaze işi demeyin, başı sağolsun deyin. Taziyesine katılmaya
çalışın. Çünkü ölümden öte köy yok. Ölüsüne saygı duyulmayan çalışan da
şirketine ve yöneticilerine saygı duymaz.
10) Çalışananın düğününe katılmalı: Çalışanlardan biri
evlendiğinde düğününe katılmaya çalışmalı, düğüne şirketin isminin yazılı
olduğu bir çiçek göndermeli. Çalışanın eşi ya da ailesi şirketin de düğüne
iştirak etmesini bekleyecektir. Ayrıca çalışan da şirketini yanında görmek
isteyecektir. Bunu basit birşey olarak görmeyin. Hayat basit parçaların bir
araya gelmesiyle bütüne dönüşüyor.
Unutmayın önce insan sonra yönetici olmalısınız. Çünkü insanlarla
çalışıyorsunuz.
Çok güzel yazmışsınız elinşze sağlık. Ben de benzer bir yazı yazmıştım ama ölüm ve düğün meselesini unutmuştum. 5 ay önce babamı kaybettiğimde uzaktaki memleketime araba ve uçakla gelen çalışma arkadaşlarımı ve yöneticileri asla unutamam. Kolaylıklar...
YanıtlaSilTeşekkür ederim yorumunuz için. Yazınızı okudum sizin de elinize sağlık. Selamlar.
Sil