Zaman nasıl da hızla akıp gidiyor değil mi? Teoman' ın Paramparça şarkısında söylediği gibi. '' Nasıl oluyor, vakit bir türlü geçmezken yıllar hayatlar geçiyor ''. Bir bakmışız elimizde sadece keşkeler kalmış.
Yapacaklarımızı, hayallerimizi planlamaktan ve anlatmaktan bir türlü icraat aşamasına geçemiyoruz. Uygun zamanı kolluyoruz. Koşulların oluşmasını bekliyoruz. O ilk adımı bir türlü atamıyoruz. Bu arada anlatmaya devam ediyoruz. Fransız filozof ve yazar Jean Jacques Rousseau' nun sözünü haklı çıkartıyoruz. ''Yapabilenler yapar, yapamayanlar nasıl yapılacağını anlatır''. İlk adımı atamadığımız için bahaneler bulmaya başlıyoruz. Üşeniyoruz, erteliyoruz, vazgeçiyoruz. Ama ne demişler; Üşenme, Erteleme, Vazgeçme. Spora başlamak istiyorsak neden başlangıç olarak ileri bir tarihi seçiyoruz. Hemen ayağa kalkarak uygulamaya geçebiliriz mesela. Yorgun olduğumuzu, birazdan başlayacak diziyi ya da maçı bahane etmeden kalkıp ilk adımı atabiliriz. Yurt dışına tatile gitmek mi istiyoruz? Süresi dolmuş pasaportumuzu yenileyerek ilk adımı atabiliriz. Bütçemiz yok, tatil zamanı belli değil gibi bahaneler geride kalır ve tatile odaklanabiliriz. Güzel hayallerimiz, şahane planlarımız olabilir. Ama bunları gerçekleştirmek için hareket etmediğimiz sürece hiç biri gerçekleşmeyecek. İstemediğimiz hayatları yaşayan insanlara dönüşeceğiz böylece. Sonra da keşke diyeceğiz.
Platon bir gün, ülkenin en büyük bilgesinin yanına gider. Bilge onu karşılar ve oturup sohbet etmeye başlarlar. Platon bilgeye döner ve sen bu ülkenin en bilge kişisisin. Sen hayata dair her şeyi bilirsin. Bana öyle bir anahtar ver ki bütün kapıları açmamı sağlasın. Bilge Platon' a döner ve ama bu yükü taşıyabileceğinden emin misin diye sorar. Evet der Platon lütfen bana bu sırrı ver. Bunu bilmek sana çok büyük bir sorumluluk yükleyecek der bilge. Eğer bu sırrı bildikten sonra uygulayamazsan, o zaman sır seni yavaş yavaş ölüme götürecek. Eğer kullanmazsan sır senin başına bela olacak. Bunun için hazır mısın? Evet der Platon, bu sırrı taşımaya hazırım. O halde yaklaş yanıma, sana dünyanın en büyük sırrını veriyorum der ve sırrı açıklar bilge. Platon şaşkındı. Ama bu çok basit der. Bilge, o sözünü bitirmeden sırrı haykırdı yüksek sesle: '' YAP ''. Soru yok, yorum yok, endişe yok. Yalnızca yap diye haykırdı. Sana dünyanın kapılarını açacak olan sır budur işte. Eğer muhteşem bir yaşam istiyorsan git ve yap.
Yapacaklarımızı, hayallerimizi planlamaktan ve anlatmaktan bir türlü icraat aşamasına geçemiyoruz. Uygun zamanı kolluyoruz. Koşulların oluşmasını bekliyoruz. O ilk adımı bir türlü atamıyoruz. Bu arada anlatmaya devam ediyoruz. Fransız filozof ve yazar Jean Jacques Rousseau' nun sözünü haklı çıkartıyoruz. ''Yapabilenler yapar, yapamayanlar nasıl yapılacağını anlatır''. İlk adımı atamadığımız için bahaneler bulmaya başlıyoruz. Üşeniyoruz, erteliyoruz, vazgeçiyoruz. Ama ne demişler; Üşenme, Erteleme, Vazgeçme. Spora başlamak istiyorsak neden başlangıç olarak ileri bir tarihi seçiyoruz. Hemen ayağa kalkarak uygulamaya geçebiliriz mesela. Yorgun olduğumuzu, birazdan başlayacak diziyi ya da maçı bahane etmeden kalkıp ilk adımı atabiliriz. Yurt dışına tatile gitmek mi istiyoruz? Süresi dolmuş pasaportumuzu yenileyerek ilk adımı atabiliriz. Bütçemiz yok, tatil zamanı belli değil gibi bahaneler geride kalır ve tatile odaklanabiliriz. Güzel hayallerimiz, şahane planlarımız olabilir. Ama bunları gerçekleştirmek için hareket etmediğimiz sürece hiç biri gerçekleşmeyecek. İstemediğimiz hayatları yaşayan insanlara dönüşeceğiz böylece. Sonra da keşke diyeceğiz.
Platon bir gün, ülkenin en büyük bilgesinin yanına gider. Bilge onu karşılar ve oturup sohbet etmeye başlarlar. Platon bilgeye döner ve sen bu ülkenin en bilge kişisisin. Sen hayata dair her şeyi bilirsin. Bana öyle bir anahtar ver ki bütün kapıları açmamı sağlasın. Bilge Platon' a döner ve ama bu yükü taşıyabileceğinden emin misin diye sorar. Evet der Platon lütfen bana bu sırrı ver. Bunu bilmek sana çok büyük bir sorumluluk yükleyecek der bilge. Eğer bu sırrı bildikten sonra uygulayamazsan, o zaman sır seni yavaş yavaş ölüme götürecek. Eğer kullanmazsan sır senin başına bela olacak. Bunun için hazır mısın? Evet der Platon, bu sırrı taşımaya hazırım. O halde yaklaş yanıma, sana dünyanın en büyük sırrını veriyorum der ve sırrı açıklar bilge. Platon şaşkındı. Ama bu çok basit der. Bilge, o sözünü bitirmeden sırrı haykırdı yüksek sesle: '' YAP ''. Soru yok, yorum yok, endişe yok. Yalnızca yap diye haykırdı. Sana dünyanın kapılarını açacak olan sır budur işte. Eğer muhteşem bir yaşam istiyorsan git ve yap.
Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz derler.Hep planlar yapar ama yaptığımız planı hayata geçirmeyiz. O zaman uygulamayacağın birşeyi planlamak da anlamsız geliyor.Basit bir kelime gibi geliyor "yap" kelimesi.Ama uygulaması zor.Platonun bilgeyle arasında geçenlerde güzeldi. Umarım söylediklerimizi icraata dönüştürecek zamanlarda gelir.Güzel bir yazıydı.Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Uygulaması zor ama başka yolu da yok:)
Silİnsanın doğasında hep bir erteleme söz konusu.Pazartesi günleri bayanların diyete başlaması gibi çok merak ediyorum neden pazartesi :) Hayat ertelemek için çok kısa içimizden nasıl geliyorsa ,ne istiyorsak hemen yapmak gerektiğini düşünüyorum.
YanıtlaSilO meşhur Pazartesi:) Bence de hemen yapmalı.
SilÇok güzel bir yazı! Yapmış olduğunuz alıntılar, hikaye çok anlamlı. Gerçekten sürekli planlarımızdan ve hayallerimizden bahsediyoruz fakat onları yapmaktan kaçınıyoruz. Engelleri hatırlatıyoruz kendimize. Oysa o engelleri geçip hayallerimizi gerçekleştirmeye çalışmıyoruz bile.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Sürekli plan, sürekli hayal ama icraat yok:)
SilHer şey için hemen harekete geçmek lazım. İç sesimi de dinlerim arada. Eğer o beni durduruyorsa o zaman beklerim. Dengeli bir şekilde yürütmek gerek eylemi ya da her tür sonucuna katlanmayı üstlenmeli.
YanıtlaSilNe güzel bir yazı olmuş, okurken keyif aldım. :)
Teşekkür ederim güzel yorumunuz için. Denge de önemli tabi ki.
Silbak bunla ilgili bi laf var.
YanıtlaSilyou can think about it.
you can talk about it.
you can plan about it.
you can dream about it.
or you can just do it.
:)
Güzel laf:)
SilMerhaba, Güzel bir yazı okudum. Herkes yaşamında mutlaka benzer duygular yaşamıştır. Zaman zaman ben de benzer ertelemeleri yaparak, en sonunda inat edip bir den yüklenerek yaparım ve rahatladığımı hissederim "Hiç de zor değilmiş" diyerek. Hoşça kalın. :)
YanıtlaSilTeşekkürler. Hepimizin başına geliyor bu tür ikilemler.
SilÇok güzelmiş:)))
YanıtlaSilTeşekkürler:)
SilTurgay Aksoy tam ben ya:)) Ben böyle değildim ama hayat beni bu duruma soktu
YanıtlaSilHayat seni doğru yola yönlendirmiş:)
SilBu güzel yazı için teşekkürler. Şu anda ihtiyacım olan yazı işte buydu.
YanıtlaSilTeşekkür ederim güzel yorumunuz için.
Silhave a nice day too!
YanıtlaSilThank you.
SilHayat bize bunu öğretiyor yoksa biz mi öğrendiğimiz gibi yaşıyoruz bilmiyorum. Ertelemek, vazgeçme sanki biraz da çağımızın sorunu gibi..Her yere yetişemiyoruz ve çok hızlı yaşamaya çalışıyoruz. Teknolojik gelişmeler hayatı kolaylaştırdı ama üşengeç, tembel insanlar haline getirdi bana göre. Teşekkürler güzel yazı için
YanıtlaSilTeşekkürler. Hayat bazen istemesek de öğretiyor:) Teknolojinin tembelleştirdiği çok doğru. Selamlar.
SilHarekette bereket vardir yerimizde bekleyerek hic bir sey elde edemeyiz. Ben bir seyi isterim planlarim ve ona ulasmaya çalisirim. Bazen basaramam ama en azindan mücadele ettigimi bilirim.
YanıtlaSilBaşarıp başaramadığımızı görmek için de öncelikle onu yapmak gerekiyor.
SilSizi yeni keşfettim, yazılarınız ders verici. kaleminize sağlık efendim, bana da beklerim. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim yorumunuz için. Tabi ki gelirim.
Sil