9/08/2016

Ülkemizde uzun yıllardan beri devam eden baskılar ve lobiler sonucunda nükleer enerji santralleri konusunda mesafe alınmaya başlandı. İlk santral için Mersin Akkuyu, 2. içinse Sinop' ta karar kılındı. 3. santral için adaylar arasında öne çıkan ise Kırklareli İğneada.
Nükleer santrallerin özellikle deniz kenarına kurulmak istenmesinin nedeni, soğutma işlemleri için suya ihtiyaç duyulması. Nükleer enerji isteyenler, nükleer enerjinin faydalarını öne çıkartırken risklerini görmezden geliyorlar. Ülkemizde enerji ihtiyacı her geçen yıl artıyor. Bu artışın karşılığı olarak yeni enerji kaynaklarının devreye girmesi gerekiyor. Petrol ve türevleri ülkemizde olmadığı için seçenek olarak nükleer enerji öne çıkartılıyor. Oysa rüzgar ve güneş enerjisi potansiyeli değerlendirilebilir, yeni teknoloji kullanılarak, emisyon oranını doğalgaz seviyesine indirebilecek, yeni nesil kömür santralleri devreye alınabilir. Bu santraller sayesinde önemli rezervlere sahip olduğumuz yerli kaynak olan kömür kullanılarak enerjide dışa bağımlılık azaltılabilir. Nükleer santraller ilk yatırım, bakım onarım, işletme, söküm ve atık maliyetleri birlikte değerlendirildiğinde en pahalı enerji seçenekleri arasında yer almaktadır. Nükleer enerjideki en önemli sorunlardan biri nükleer atıklarını ne olacağı. ABD ve İngiltere bile atıklar için kesin çözüm bulamamıştır. ABD' de Yucca dağının altına yapılmak istenen nükleer atık deposunu inşaası için 11 milyar dolar harcamış, Yucca halkının tepkileri sonucu inşaat durdurulmuştur. İnşaatın tamamlanması durumunda toplam 77 milyar dolar harcanacaktır. Akkuyu' dan çıkacak nükleer atıkların Rusya' ya götürülmesi durumunda, atıklar Akdeniz, Ege, Boğazlar ve Karadeniz' i dolaşacaktır. Nükleer santralde meydana gelebilecek herhangi bir büyük kaza durumunda, ortaya çıkacak nükleer sızıntı kilometrekarelerce alan kullanılamaz hale gelecektir. Suya ve toprağa karışan radyasyon uzun yıllar kaybolmamakta ve kanser vakalarını arttırmaktadır. Çernobil ve Fukuşima faciaları, nükleer santral kazalarında olabilecekleri gösteren örnekler. 1986 yılında meydana gelen Çernobil faciasının üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen burada bulunan bazı bölgelere hala giriş yapılamamaktadır. 2011 yılında meydana gelen Fukuşima felaketinden sonra 120.000 kişi göç etmek zorunda kaldı. Fukuşima faciası, santralde meydana gelen arızadan değil, deprem sonucu ortaya çıkan tsunaminin reaktörlerde çatlaklar meydana getirmesi sonucu oluşmuştu. Bu kazadan sonra Japonya' da faaliyette bulunan 43 santralden sadece 5 tanesi faaliyetine devam ediyor.  
Dünyada Nükleer Enerji Santralleri
Dünya genelinde 31 ülkede 442 nükleer santral faaliyettedir. ABD' de 99, Fransa' da 58, Japonya' da 43, Rusya' da 33, Güney Kore' de 25, Hindistan' da 21, Kanada' da 19, Birleşik Krallık' da 15, Ukrayna' da 15, Çin' de 11 İsveç' te 10, Almanya' da 8 nükleer santral bulunmaktadır. Tüm dünyada 66 nükleer santral ise inşa aşamasındadır. 
Nükleer Santralin Avantajları
1) Ortalama 30 yıl aktif olarak çalışabilir. Doğalgaz çevrim santrallerinde bu süre 20 senedir.
2) Sera gazı emisyonu, kömür, doğalgaz ve petrol kaynaklı santrallere göre çok daha azdır. 
3) Az miktarda yakıttan çok  yüksek miktarda elektrik enerjisi üretilebilir.
Nükleer Santralin Dezavantajları
1) İlk yatırım maliyeti çok yüksektir. Akkuyu 20-25 milyar dolara mal olacak. 
2) Nükleer atıkların ne yapılacağı belirsizdir.
3) Kurulum süresi 10 yılı bulmaktadır.
4) Sızıntı ya da kaza halinde çok büyük bir alan etkilenmektedir. 
5) Enerji kaynağı olan zenginleştirilmiş Uranyumda dışa bağımlığımızın olması.
6) Akkuyu ve Sinop' ta inşa edilecek olan reaktörlerin daha önce hiç bir yerde denenmemiş olması.
7) Soğutma için kullanılan denizdeki hayatın yok olması.
8) Ömrünü tamamlayan santrallerin söküm maliyetinin çok yüksek olması. İlk yatırım maliyetinin % 15' i yani 3 milyar dolar. 
Categories:

12 yorum:

  1. Eksiler artıları götürüyor... Ne geiyosa başımıza bu enerji ihtiyacından geliyor:( Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de eksileri artılarından fazla. Savaşlar bile enerji ihtiyacınıdan çıkıyor. Selamlar.

      Sil
  2. Ya bu çevreci insanları da anlamıyorum sen neyle ısınıyorsun kullandığın enerji ne saçmalamasınlar gelişmiş ülkelerin hepsinde var bu santral güvenilir yapıldığı sürece hiçbir şey olmaz biraz ince düşünmek lazım bu konularda cahillik yapmayalım az destekçisi olalım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nükleer santrallerin riskli olduğunu ve alternatif kaynaklar bulunması gerektiği söylüyor çevreciler. Yoksa enerji olmasın demiyorlar :) Çernobil ve Fukuşima kazalarını okumanı tavsiye ederim. Selamlar.

      Sil
  3. yani hem iyi hem kötü de miiii sonuçtaaa :) ya bi de, uygun zamanda, yazsana benim kitabı bi yazında, ben de yayınlarım ki blogundaaa, sevdiğin sevmediğin ne olursaaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kötü yönü daha ağır basıyor. Yazıyı yazıyorum. Bugün yarın yayınlarım.

      Sil
  4. Bir çıkar yolu olmalı. Seçilen 3 yer cennetten birer köşe. Üstelik bölgelerde yaşayan halka zerre kadar faydası yok, zararı çok. Yazık gerçekten.
    Bilgiler için teşekkürler, esenlikler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de başka yolu olmalı. Nükleer çok riskli. Bölgedeki halk da maalesef çok farkında değil bunun. Teşekkürler.

      Sil
  5. Bu nükleer durumu kafama yatmadı bir türlü. riskin bu kadar yüksek olduğu bir konu hafife alınıyor bence. Yaşanılanlar da küçük birer örnek sayılır. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de riskin görmezden gelindiğini düşünüyorum. Özellikle yenilenebilir enerji potansiyelimizi kullanmadan nükleere yönelmek mantıklı değil.

      Sil

Yorumlar:

Subscribe to RSS Feed Follow me on Twitter!