3/02/2017

Adalet beklentisi neredeyse hayatımızın her alanında var. Haksızlığa uğramak istemiyoruz. İş hayatında da durum farklı değil. Haksızlığa uğradığımızı düşünüp çatışmalar yaşıyoruz, hatta işimizden ayrılıyoruz.Çalışanlarla yapılan, iş yeri  beklenti anketlerine baktığımızda çalışan taleplerinin ilk sırasında adalet isteği görülüyor.
Nasıl Bir Adalet?
Adil bir ücret, adil bir çalışma ortamı, çalışanlar arasında ayrımcılık yapılmaması. Burada görev yöneticilere düşüyor. Yöneticilerin, yetkileri çerçevesinde bulunan ödül, prim, maaş artışı ve ceza uygulamalarını çalışanlara adil bir şekilde dağıtmaları gerekiyor. Yöneticilerin yaptığı önemli hatalardan birisi, kendilerine yakın hissettikleri çalışanların hatalarını görmezden gelip, diğerlerine aynı hatalar için cezai yaptırımlar uygulamaları. İş yerindeki huzursuzlukların en başta gelen sebeplerinden biri bu davranış şeklidir. Yöneticiler bu şekilde davranıyorlarsa, çalışanların, ona neden ceza vermiyorsun da bana ceza veriyorsun, sorusunu da cevaplamaya hazır olmalılar.
Adalet mi Eşitlik mi?
Çalışanlar bazen şöyle bir hataya düşebiliyorlar. Adaletle eşitliği biri birine karıştırabiliyorlar. Maaş artışları, performans ve prim gibi ödemelerin, herkese adil dağıtılmasını isterlerken, eşit verilmesini bekliyorlar. Adalet, bu tür hakların eşit dağıtılmasıyla değil, herkese hak ettiğinin verilmesiyle olur.
Adalet Sağlanmazsa Ne Olur?
Psikolog Stacy Adams, adalet beklentisine, '' Eşitlik Teorisi'' adını veriyor. Her hangi bir nedenle eşitlik bozulursa, kişi bu eşitliği kendisi sağlamaya başlıyor. Aynı oranda çalıştığını düşündüğü halde ödülü başkaları alıyorsa, çalışan, önce duruma itiraz ediyor. Bundan bir sonuç elde edemezse daha az çalışmaya başlıyor. Kasıtlı olarak iş yavaşlatıyor. Ödülü kim alıyorsa o çalışsın diyor. Bir sonraki aşama ise, ödül alan kişiyi sabote ederek, ödül almasını engellemeye çalışmak oluyor. Arkadan konuşmalar, kötülemeler, işini yapmasını engellemeler. Daha sonrasında da çatışmalar ve işten ayrılmaya kadar giden bir süreç ortaya çıkıyor.
Dolayısıyla, bir kaç kişiyi memnun etmek ve kollamaya çalışmak, iş yerindeki bütün düzeni bozabiliyor. Bu yüzden ne hedefler tutuyor ne de şirket yeterince verimli çalışıp kazanç sağlayabiliyor. Bunun faturasını da en son noktada yönetici ödemek zorunda kalabilir.
Categories:

8 yorum:

  1. Yönetici olarak adaleti kurabilmek öyle zor ki bence.Kim neyi görmek istiyorsa onu görüyor.Sürekli egosal baktığımızdan dengeyi kuramıyoruz sanırım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkesin görmek istediğini görmesi yöneticiliği zorlaştırıyor dediğiniz gibi.

      Sil
  2. heeey kitabımı benden önce gördün seeen :)

    YanıtlaSil
  3. evet adalet ve eşitlik aynı değil , ülkemizde hiç biri yok o ayrı :D

    YanıtlaSil
  4. Ah adalet, öyle önemli ki... Ve öyle eksik ki ülkemizde...

    YanıtlaSil

Yorumlar:

Subscribe to RSS Feed Follow me on Twitter!