12/09/2014

Rekabet, hayatımızın her alanında olduğu gibi iş hayatımızda da vardır. Çocukluktan bu yana gelen diğer insanlarla rekabet kültürü, iş yaşamına da bizimle beraber gelir. Şirketler, rekabeti, şirkete yararlı olması için kullanmak isterler.


Çalışanlar ve bölümler arasındaki rekabetin, performansları yukarı çekmesi, bunun da şirketin genel performansını arttırması beklenir. Ancak rekabetin çok iyi yönetilmesi gerekir. Çünkü rekabet, beraberinde stres ve çatışmayı da getirir. Bölümler ve çalışanlar arasında meydana gelebilecek çatışmalar, şirketin çıkarlarına zarar verme noktasında da gelebilir. Performansını istenilen şekilde yükseltemeyen birimler ya da çalışanlar, diğerlerinin başarısız olmasını isteyebilirler. Bunun için de, rekabet ettikleri birimin yararına olan bir konuda, şirkete katkı sağlayacağını bildikleri halde destek olmazlar. Bu da genel başarı için çok gerekli olan takım ruhuna zarar verir.


Kişisel hırsların da, şirketin genel çıkarlarına zarar vermesinin önüne geçilmesi gerekmektedir. Rekabetle beraber, diğer çalışma arkadaşlarına katkı sağlamanın da görünür kılındığı ve takdir edildiği bir sistem de olmalıdır. Aksi takdirde, sadece bireysel başarının ya da ait olduğu bölümün başarısının kabul gördüğü bir sistemde, şirketin genel çıkarlarının önemi kalmaz. Şirkete bağlılığı arttıracak organizasyonlar, çeşitli ödül sistemleri ve takım çalışması etkinlikler de yapılması gerekir. Çünkü, çalışanların şirkete bağlılığı, çalışanların, şirketin çıkarlarını korumasını sağlar ve o şirketin performansının artmasını sağlayan faktörlerden biridir. Rekabetin dozunun ayarlamanın önemiyle ilgili olarak, modern tıbbın kurucularından kabul edilen Paracelsus' un sözüne kulak vermek gerekir: Zehir ile ilacı ayıran dozdur.
Categories:

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumlar:

Subscribe to RSS Feed Follow me on Twitter!